Sayfalar

29 Ocak 2011 Cumartesi

home sweet home!! ^^

   

              sıcacık evimde pencere kenarındaki pufumun üzerine oturmuş, bi elimde kahve fincanım dışarda yumuşacık yağan karın buğulandırdığı penceremden güzel manzarayı izliyorum.. ahhh hayat bu işte.:)

      Neyse bu harika ortamın büyüsüne kapılmadan yazmaya devam etsem iyi olacak.. ben ne depresif, ne asabiymişim geçen hafta arkadaş? şimdi oturmuş tatlı yuvamda rahatlığın dibine vururken farkına vardım, o yazıyı yazan kişi ben miydim cidden!! aishh..şu yumuşacık ortamıma ne kadar uzak o süpürgeli cadı halim :)  bu arada o hayatta kalma savaşı hikayeme de müthiş bi çözüm buldum: uzaklaş abi canını sıkan insandan, ne takıyorsun! bak bana:)  ohh geldim evime, miss gibi odamda keyif çatıyorum, ne müziğime karışan var ne ışığı kaçta açıp kapadığıma:) boşuna dememişler evim evim güzel evim diye.. hazır müziğime karışan yokken mutlu mesut ve yüksek sesle dinlediğim şu güzel şarkımı da yapıştırayım buraya..


 bu adam!! <3


evimde mutluyum sözün özü derken annem beni çağırır alt kattan :p :) olsun, olsun sofra kurmaya yardım etmek bile çok güzel be! :)  resmen huzur timsali oldum bugün, pamuk gibiyim vesselam:)

ee daha fazla saçma gülücük koymadan bitireyim şu yazıyı , ne de olsa annem beni bekler .

dipnot: yengeç burcu olmaktan kaynaklanan bu duyguları uç noktada ve yoğun yaşama durumu bana böyle yazdırıyor:s venüste gelmiş etkilemiş beni, huzur, mutluluk, serotonin tavan yapmış.. yapcak bişey yok..
dünya toz pembe tadındaki bu yazının  mümessili yıldızlardır yani.. yoksa ben böyle bir insan
değil(d)im sanki ^^


9 Ocak 2011 Pazar

a cup, a cup, a cup, a cup, a cup ^^

                                                        ı love coffee, ı love tea
                                                I love the java jive and it loves me
                                                coffee and tea and the java and me
                                                 a cup, a cup, a cup, a cup, a cup:)

benden başka bu bu şarkıyı bu kadar seven var mıdır, yada bu kadar sevilesi midir bu şarkı bilemiyeceğim ama yazmadan geçemedim. Ne neşeli, ne şirin  şarkıdır bu arkadaş..
          
         Hangi şarkı mı? adı:java jive  ama ben coffee prince te 10. bölmde bizim şirin insanların söylediği şirin şarkıyı kastediyorum..  yani ortamdan mıdır, söyleyen insanlardan mıdır yoksa şarkıya eşlik eden o harika danslardan mıdır bilemiyorum ama çok seviyorum ben bu şarkıyı  ya ^^

                                              
çok şirinler değil mi:)

Bu şarkı neşeli anlarımda harika ayak figürlerime eşlik ederek yüzümde kocaman bi gülümsemeye sebep oluyor.. Bu dizinin hatta genel olarak tüm kore dizilerinin en sevdiği yanı da bu sanırım, hayatımda bi şekilde yer bulmayı biliyorlar.. -lanet sınav haftalarında bile:)-  Yani canınız sıkkınsa yada ne biliyim şöyle bişeyler izleyim de keyifleniyim, uzaklaşayım şu monoton hayatımdan falan diyorsanız  açın izleyin coffee prince'i derim ben.

Neyse asıl konumuza dönelim şarkının aslına dair bir kaç bilgiyi de sizle paylaşayım:
şarkının adı: java jive
Söyleyen:The Ink Spot (Hoppy Jones, Deek Watson,Bill Kenny, Charlie Fuqua)
sözler:Milton Drake
Müzik:Ben Oakland
 1940 yapımı

Orjinali de çok eğlenceli olmakla beraber bizimkiler de iyi yorumlamış, hatta iyiki yorumlamış da böyle şirin bir şarkıyı araştırma fırsatı buldum. zaten bu dizide keşfettiğim birkaç çook güzel şarkı daha var . Mesela bkz. Noreul saranghea. orjinali de harika olmakla beraber dizideki  hali beni  resmen mest etti. . Ahh ah gong yoo, senin gibi patrona can kurban ya.^^

Yani müziğiyle, oyuncusuyla, diyaloglarıyla ve go eun chan ın bitmek bilmeyen iştahıyla  çok hoş bir diziydi.
 velhasıl diyeceğim şudur : bu diziyi izleyin, izleyin, izleyin.. pişman olmayacaksınız^^
hatta benim gibi 9 kere izleyip üstüne bi de10. ya bile niyetlenebilirsiniz.. O kadar diyorum yani! Yok kalsın ama madem bu kadar methettin bi bakalım şu şarkıya  bari diyorsanız buyrun efendim orjinalinin linki:http://www.youtube.com/watch?v=iP6IUqrFHjw

I love java, sweet and hot
                                                        Whoops! Mr. Moto, I'm a coffee pot
                                                      Shoot me the pot and I'll pour me a shot
                                                         A cup, a cup, a cup, a cup, a cup!

8 Ocak 2011 Cumartesi

nerden çıktı bu blog işi?

   eveeet sanırım yine tam olarak nasıl yapılacağını bilemediğim bir işe balıklama atlamış bulunmaktayım.. Ama iflah olmaz bi ''deneyelim bakalım. nolabilir kii?'' anlayışına sahip olan ben'im için çokta garipsenecek bi durum olmadığı da  su götürmeyecek bir gerçek. Neyse şimdi asıl soru ;nerden çıktı bu blog işi?
     Blog yazarlığına (adı cidden bu mu bilmiyorum,neyse) bulaşma olayım tamamen küçücük bi şehire kısılıp kaldığım,  yapmam gerekenlerden çok yapmak istediklerim için hayalden fazlasını kuramadığım ,ee biraz da boş vaktimin olduğu  şu günlerdeki uğraşacak, oyalayacak eğlendirecek iş arayışımdır! Başlangıçta blog okuması da oldukça eğlenceliydi ama yine önünü alamadığım içimdeki kızın ''bende yapmak istiyorumm!!'' feryatlarıyla başa çıkamayarak bu satırları yazmaya başlamış bulunuyorum... neyse bakalım başlamak işin yarısıdır derler, sahiden öyle mi bilmiyorum ama başlamış hatta başlangıç olarak bile bayaa yazmış biri olarak eğleceli  olabileceğini düşünüyorum.. şu yakamı bırakmayan çığırtkan kıza da sevgilerimi iletiyorum..
       hadi bakalım ilk yazım hayırlı olsun:)


NOT: yazıyı yazarken daha iyi hissetmeme yardımcı olan bu şarkıyı da yapabilirsem paylaşayım hadi:)
http://www.4shared.com/audio/FwD2c7aS/04_Coffee_Prince_OST_-_Go_Go_C.htm
 tahmin edin; YAPTIM:)