sıcacık evimde pencere kenarındaki pufumun üzerine oturmuş, bi elimde kahve fincanım dışarda yumuşacık yağan karın buğulandırdığı penceremden güzel manzarayı izliyorum.. ahhh hayat bu işte.:)
Neyse bu harika ortamın büyüsüne kapılmadan yazmaya devam etsem iyi olacak.. ben ne depresif, ne asabiymişim geçen hafta arkadaş? şimdi oturmuş tatlı yuvamda rahatlığın dibine vururken farkına vardım, o yazıyı yazan kişi ben miydim cidden!! aishh..şu yumuşacık ortamıma ne kadar uzak o süpürgeli cadı halim :) bu arada o hayatta kalma savaşı hikayeme de müthiş bi çözüm buldum: uzaklaş abi canını sıkan insandan, ne takıyorsun! bak bana:) ohh geldim evime, miss gibi odamda keyif çatıyorum, ne müziğime karışan var ne ışığı kaçta açıp kapadığıma:) boşuna dememişler evim evim güzel evim diye.. hazır müziğime karışan yokken mutlu mesut ve yüksek sesle dinlediğim şu güzel şarkımı da yapıştırayım buraya..
bu adam!! <3
evimde mutluyum sözün özü derken annem beni çağırır alt kattan :p :) olsun, olsun sofra kurmaya yardım etmek bile çok güzel be! :) resmen huzur timsali oldum bugün, pamuk gibiyim vesselam:)
ee daha fazla saçma gülücük koymadan bitireyim şu yazıyı , ne de olsa annem beni bekler .
dipnot: yengeç burcu olmaktan kaynaklanan bu duyguları uç noktada ve yoğun yaşama durumu bana böyle yazdırıyor:s venüste gelmiş etkilemiş beni, huzur, mutluluk, serotonin tavan yapmış.. yapcak bişey yok..
dünya toz pembe tadındaki bu yazının mümessili yıldızlardır yani.. yoksa ben böyle bir insan
değil(d)im sanki ^^