Sayfalar

21 Ağustos 2011 Pazar

reklamlar!!

    ne zamandır doğru düzgün tv izlemiyordum.. malum gündemdeki can sıkıcı unsur yoğunluğu ve tüm bunlara karşı bizim sadece pasif unsur olmamız, kumandayla arama belli bir mesafe girmesine sebep olmuştu..
   ama dün bir gaflete düşüp açtım bu mereti .. bir iki kanal gezdim, hep reklam hep reklam.. aslında severim ben reklam izlemeyi ama yani böyle de zeka noksanı işler yapılmaz ki!  tüm o iyi niyetim 5 dk 'da 118 10,rejoice, cosla vanis ve calgon reklamıyla uçupp gitti!! ya bunun bi çaresine baksınlar,   bunları peşpeşe yayınlatmasınlar :S
    hem hangi firmaya hangi akla uyup yaptırmışlar, sonrada yayınlatmışlar o reklamları hiç anlamıyorum..

    ne saçma senaryodur, ne saçma amaçtır o? fon müziği desen ayrı bir rezalet zaten:s
    ne yaratıcılık var, ne zeka var, ne mizah var..
    yazık yazık..
    ya koca markasın arkadaşım kıy paraya oynat bi kaç ünlü, şanın yürüsün en azından..

                                                          bak elalem ne güzel yapmış:)
 
                                                
   
       kim çıktı, aa o da mı var, aa, yok artık falan derken insan ne yapcağını şaşırıyor şu reklamı izlerken.. yıldızların parıltısıyla sarhoş olup bu markaya koşan yüzbinlerden bahsetmiyorum bile..:p :) tamam öyle olmsasa da en azından antipati yerine sempati kazanırsın sende:)
                                                                                      ...................
                 
       ya ama benim o kadar bütçem yok diyorsan , nokta atışı yap doğru ünlüyü kullan arkadaşım sende! bak G- D ve konsept cuk oturmuş :)
 


............................

yada hedef aldığın kesime göre seç oynatacağın ünlüyü..işte böyle:


                                                           .....................................
                   
                                    bu dediklerimi yaptıktan sonra  işe biraz da mizah kat, tamamdır :)


işte bu kadar  bir reklam hazırlamak için yapman gerekenler...

hadi bir de son bir ipucu..


şu reklamı izleyip o maskaradan almayacak kadın tanımıyorum ben:)

 
aklınızda bulunsun :)
         



18 Ağustos 2011 Perşembe

birileri photoshop mu dedi? :)

     3 gün öncesine kadar hiç bişey bilmediğim bir konuda öyle bir yazı okuyup, öyle bir gaza geldim ki, tek kaşımı kaldırıp mağrur bir ifadeyle yukardaki başlığı atmaktan hiç utanmıyorum :D    

    evet işte tam bu ifadeyle.. puhaha :D
 -ne sevmiştim bu animasyonu ya!! :) hatta dur dur dayanamıyorum: NABER? :D-


öhöm öhöm..neyse, tamam topluyorum.. efendim bu force 1500 hallerime neden olan olay photoshop konusunda az uz bişeyler öğrenmeye başlamam:)
 geçenlerde şu güzel blogda şöyle harika bir yazı gördüm.. yazıyı bir iki baştan sona okuyup programı indirdim..vee photoshop alemine adım atmış bulundum:)




başlangıçta şunu söylemeliyim, bilgisayardı programdı bilmem, anlamam..  cidden cahil sayılabilirim hatta bu konuda..ama yine de mydestiny'nin yukarda bahsettiğim yazısı sayesinde rahaat rahat kullanabildiğim bir program var artık :)  sevgili chingu öyle yardımcı oldu ki bu yazısıyla, ilk eserimi (!) ona ithaf etmek istedim.. buyrun ^^

          hehe, hangi özelliği bulduysam ekledim:) nasıl olmuş?^^

bu öğrenmelik çalışmanın ardından biraz daha uğraşıp başlığın arkasındakini oluşturdum.. hatta sırf bu çalışmayı oraya koymak için temamı da bi baştan elden geçirdim.. renkti falan sırıtmasın istedim.. ne yalan söyliyeyim masraflı oldu yani biraz:) ama yaparken çok eğlendim:) hele ki song joong ki'ciğimle böyle bişey yapmak.. müthişdi :D



daha nice yakışıklı oppayla birlikte çalışmak dileğiyle, tekrar teşekkürler mydestiny ^^

dipnot: hehe,yaptığım  şuncacık şey için çok yaygara koparmışım değil mi? ama yaptığım her çalışma benim çocuğum gibi, napiyim :p :D acaip'ten sevgiler.. :)




8 Ağustos 2011 Pazartesi

can u hear my heart?

                                 ''yemyeşil çayırlar üzerinde, resim gibi evler yapılsın..
                       sevgilimle birlikte yüzyıl yaşamak istiyorum..''


  


vayy.. konuya nerden girsem, nasıl başlasam bilemedim ama bişeyler yazmaktan da kendimi alamıyorum.. son zamanlarda izlediğim en harika dizilerden biri olduğunu gönül rahatlığıyla ifade edebileceğim bu diziyi tamamlamadan apar topar bi şeyler karalamam gerektiğine kanaat getirdim.. bir ihtimal beni yıkıp dağıtacak bir sonu falan olur maazallah,  hiç acımam harcarım diziyi gene diye..( bknz.49 days)

neyse efendim ne diyordukk..h ah. yeşil çayırlar üstünde, dudduriduridu, resim gibi evler yapılsın dud duri duri du... bu harika şarkıyla başlayor 30 bölümlük dizimiz.. öyle güzel öyle sıcak bir dizi ki son zamanlarda buzdolabı gibi dolaşan beni bile sık sık ağlattı... ben bayıldım, çok sevdim, hatta elime yetki falan geçerse ilk öğretimde ki 100 temel eser yerine izleteceğim temel kdrama olacak bu dizi.. -evet ülkemin eğitim sorunlarına da çözüm üretiyorum, boş boş konuşmuyorum :p-

neden bu kadar sevdim'e geçmeden önce kısaca oyunculara konuya göz atalım:
cha dong joo( kim jea won): woo kyung grubun başkanın torunu.. talihsiz bir şekilde büyükbabasının ölümüne şahit olur ve geçirdiği kaza sonucu işitme yetisini kaybeder.. fakat alınması gereken intikam için bu eksikliğinin farkedilmemesi gerekmektedir.. 16 yıl sonra ülkeye döndüğündeyse çocukluğundaki piyano çalıcısı hayatına yeniden girer..:)

bong woo ri:  sağır bir annenin tek başına yetiştirmeye çalıştığı küçük mi suk.. neşeli, hayat dolu, hızlı ve ma ru oppasına fena biçimde aşık olan bu ufaklık, cidden kadersizdir.. önce annesi fabrika yangınında can verir.. sonra ma ru oppası evi terkeder.. zeka özürlü babası ve büyükannesiyle geçirdiği 16 yılın ardından kendisine melodram hediye eden dong joo'yla yeniden karşılarşır.. ve  fasulye kesesinin sahibi, onu 16 yıldır yanından ayırmayan dong joo'ya zamanla aşık olur..


bong ma ru - jang jun ha: bu meymenetsiz , bizim piyano çalıcısının ma ru oppasıdır.. zekidir çalışkandır.. aynı zamanda babasının özrü ve yaşadığı fakir hayattan dolayı hırçın ve geçimsizdir.. hayatını değiştirme imkanı  eline geçtiği zaman ailesini bırakıp dong joo'nun hyung'u olur.. intikam için ülkeye döndüğünde geçmişi hakkında bilmediği gerçekler ortaya çıkar..


seumg chul: bay evden kaçma uzmanı..  bong woo ri ve ailesi seung chul'ün ailesinin dostu ve kiracısıdır.. bong woo ri ile yıllar boyunca aynı evde yaşayan sung chul ailesinin tavuk kızartma işlerini büyütür ve bir chikcen cafe açar.. zaman içinde bong woo ri ye karşı olan duygularını farkeder..

bong young kyu: aptal ve nazik insan.. ma ru'nun babası.. dizi boyunca bize saf iyiliği gösteren küçük bir çocuk masumiyetindeki adam..

oyuncuların altına yazdığım ufak notlardan anlaşılacağı üzere işitme engelinin üstesinden gelen bir aşkı intikam hikayesiyle harmanlayan bir konusu var..

şimdiii neden bu kadar sevdim?

ilk olarak karakter ve hikaye gelişimi bence çok iyi.. aman aman bir kurgusu olmasa da 30 bölümde taşlar yerine güzel güzel oturuyor..hikaye  yapılması gerekeni, doğru davranışı insanın gözüne sokmadan gösteriyor..
bunama ve yaşlılık hakkında adete ince bir eğitim veriyor.. işitme engeli ve işaret dili hep fonda yerini alıyor.. bu sayede az çok işitme engelli birisinin yaşadığı zorluklar hakında da bilgi sahibi olmamızı sağlıyor.. tüm bu toplumsal mesaj ve kıssadan hisse durumunun yanında insanın içini ısıtan ilişkiler ve diyaloglar var.. tüm olumsuzluklara rağmen çaresizlik duygusu neredeyse hiç verilmemiş -ki bence harika birşey-..

takdir ettiğim bu genel özelliklerden daha özele inecek olursak:

*esas kızımıza yine 3 erkek aşık oluyor.. kore dizisi izliyorsak bu Allah'ın emri zaten.. ama şükürler olsun ki kızımız ne istediğini biliyor da yüreğimize su serpiyor.. gereksiz iyilikler yapmalar, kararsızlıklar falan nerdeyse hiç yok..
*bong woo ri nin aksesuarı, takısı, tokası hiç yok!!  hatta aynı kıyafeti birkaç kere giyiyor!! evet nihayet gerçekçi hareketler:)

*  ''sevmek mi, gitmek mi?'' dizi de hiç şüphesiz en sevdiğim karakter.. şu hareketiyle gönlümün taht kuran bu kadına bayılıyorum^^
* balıkların isimleri.. ahh mükemmel, mükemmel.. seni unutmadım diye bağıran bu hareket benden büyük alkış alıyor..


*dong joo'nun rahat tavırları.. woo ri'yle çok rahat yakınlaştı..kasmadı, germedi.. yerii geldi öptü, yeri geldi sarıldı.. ama hiç eğrelti durmadı..





* yine dong joo'nun kıyafetleri ve bu kıyafetlerinin renkleri.. woo ri'nin açığını burdan kapatmışlar:) fazla soluk benizli bu adama çok güzel renkler giydirdiler..^^


 *kang min soo sevimli bir yan roldü.. gerçi benim beklediğim atağı yapamadı bir türlü ama olsun onun küpeleri yeter:)


ayy böyle işte .. daha  uzar bu liste ama benim halim kalmadı... ee artık uyumalıyım bence^^

6 Ağustos 2011 Cumartesi

eat & learn & move..

         şu sıcak günlerde feci halde hareketsiz ve miskin olan yaşantıma renk getiren şu üç kısa filmi mutlaka görmelisiniz.. fikir çok hoş, renkler, mekanlar çok hoş.. eleman da çok hoş:) bayıldım, bayıldım, bayıldım...
                                                                    
                                                                      ~MOVE~


                                                                     ~LEARN~

~EAT~



3 adamın 44 günde gezdiği 11 ülkeden çıkardıkları bu harika işe hayran kaldım.. değişik yerler gezsem, değişik şeyler görsem, öğrensem, yesem diye kurduğum hayalleri 1'er dakikalık çekimlere sığdıran insanların önünde saygıyla eğiliyorum .. acaip sevdim , acaip beğendim...


dipnot: bahsettiğim üç adam Rick Mereki, Tim White ve Andrew Lees'dir.ayrıntılı bilgi ve fotoğraf için buyrun